22 Mayıs 2011 Pazar

SEYYİD YAHYA ŞİRVANİ, ŞİFAÜ'L-ESRAR-SUFİ YOLUNUN SIRLARI


                                                                   Sufi Kitap-2011

ÖNSÖZ


Türk tasavvuf kültürüne kaynaklık ettiği bilinen bölgeler, Bağdat-Şam ve Türkistan-Horasan sahası olmuştur. Ancak, gerek Selçuklu, gerekse Osmanlı dönemlerinde, bu bölgeler kadar tesirli olan üçüncü bir saha daha vardır ki bu bölge, tasavvuf tarihi araştırmacıları tarafından yeterince fark edilmemiştir. Zahidiyye, Safeviyye ve Halvetiyye tarikatlarının doğup geliştiği bu bölge, Azerbaycan sahasıdır. Ahilik, Hurufilik, İşrakilik, Alevilik gibi mistik cereyanlar da Anadolu’ya genellikle bu bölgeden intikal etmiştir. Kültürümüze tesirleri açısından değerlendirildiğinde bölgenin, diğerlerinden daha ileride olduğu tartışılmaz bir gerçek olarak görülecektir.
XII. asırda, Sühreverdî-Ebherî mekteblerinin devamı olarak Bağdat-Şam hattında doğan, Abdülkahir Sühreverdi, Kutbeddin Ebheri, Rükneddin Sincasi, Şihabüddin Tebrizi, Seyyid Cemaleddin Ezheri gibi hepsi de birer Azerbaycanlı olan silsile büyükleri ile XIV. Asır başlarında Aras nehrini geçerek Penser’e, oradan İbrahim Zahid Gilani ile Lenkeran yakınlarına yerleşen bu mubarek silsile, Zahidiyye tarikatı adıyla iki büyük tarikatın doğmasına vesile oldu. Halvetiyye ve Safeviyye olarak adlandırılan bu tarikatlar tasavvuf dünyamızda yerini alırken, kültür, sosyal ve siyasi tarihimizi derinden etkileyecek ve tesirleri gönümüze kadar devam edecek sonuçlar doğurdu.
İlk olarak Pir Ömer Halvetî tarafından tesis edilen Halvetiyye tarikatı, asıl gelişimini, tarikatın ikinci kurucusu ve en büyük piri Seyyid Yahya Şirvanî ile gerçekleştirdi. XV-XX. asırlar arasında kırktan fazla şube ve kolu ile Osmanlı coğrafyasının her tarafında yayılacak olan bu büyük tasavvuf mektebinin ilk merkezi Bakü idi. XV. asır ortalarında Anadolu’dan akın akın Seyyid Yahya’nın hankâhına gelen hakikat âşıkları, buradan aldıkları ilim ve irfanı, yeni bir Yesevî ruhu ile Anadolu’ya taşıdılar. Osmanlı’nın yükselişi ile birlikte Balkanlar, Ortadoğu, Arab Yarımadası, Afrika, Kırım, Kafkasya, Hindistan gibi coğrafyalarda yayarak İslam dünyasının ihtiyacı olan manevi enerji merkezlerini inşa ettiler.       
 
Büyük sufi Seyyid Yahya eş-Şirvanî el-Bakuvî’nin yazdığı “Şifau’l-Esrar”, tasavvufî ve edebî kültürümüzün en güzel numunelerinden biridir. Eser, Azerbaycan Türkçesi sahasında mensur olarak yazılmış ilk tasavvufî eserlerdendir. Hem muhteva, hem de dil açısından büyük ehemmiyete sahip olan bu eser, Türk-Azerbaycan tasavvufunun şaheserlerinden kabul edilebilecek keyfiyettedir. Yazıldığı devrin ve cemiyetin dilini, dinî-tasavvufî görüşünü, içtimaî-fikrî yapısını bünyesinde aksettirir. Özellikle, tasavvuf tarihinin en büyük tarikatlarından biri olan Halvetiliğin felsefî dünyasını, maddi ve manevi seciyelerini, pedagojik ve psikolojik metotlarını göstererek bu sufi mektebini ilk kaynağından tanımaya yardım edecek bilgiler verir.
Bundan yaklaşık 550 sene evvel Bakü’de yazılan “Şifau’l-Esrar”, Seyyid Yahya Şirvanî’nin bölgeden giden müridleri tarafından Anadolu’ya getirilir. Burada istinsah edilen ve Süleymaniye Kütüphanesi’nde muhafaza edilen eserin ancak, tek bir nüshası günümüze gelebilmiştir.
Eserin yayınlanması ilk olarak 2010’da müellifin öz vatanı ve yazıldığı yer olan Bakü’de, ardından tek nüshasının bulunduğu İstanbul’da gerçekleşti.   
Eserin giriş bölümünde, Seyyid Yahya Şirvanî ve “Şifau’l-Esrar” hakkında malumatlar verildi. Bu kıymetli eserin hazırlanması esnasında nazarımızdan kaçan bir kısım hatalar olabilir. Bundan dolayı müellifin ruhaniyetinden bağışlanma dilenirken, hatalarımızı bildiren okuyuculara minnettar olacağımızı arz etmek isterim.
 Mehmet Rıhtım
Qafqaz Üniversitesi
Şubat 2011- Bakü

                                                                          

http://www.sufi.com.tr/Icerik/Kitaplar/Tasavvuf-Klasikleri/Sifaul-Esrar.aspx

1 yorum: