SEYYİD YAHYA ŞİRVANİ'NİN MANEVİ VASIFLARI VE ZÜHD HAYATI
Seyyid Yahya’nın
tasavvufa girişinden vefatına kadar bütün hayatı zühd ve mücahede içinde
geçmiştir. O, çok sıcak aylarda, azıksız ve susuz olarak sahralara çıkar,
oralarda günlerce kalır, ibadetle meşgûl olurmuş. Halvete girmek, yalnız olarak
tenha bir yerde kalmak ve ibadet etmek onun değişmez âdetlerinden imiş. Çok az
bir gıda ile yetinir, halvet süresince, kırk günde sadece üç defa iftar
edermiş. Kaynaklarda vefatından önceki son altı ayda bir şey yemediği
nakledilmiştir. Dede Ömer Ruşenî divanında, mürşidinin dünyaya ve ukbaya karşı tavrını
ve takva halini şöyle anlatır:
Gusl eder idi, könlüne nagâh gelse idi hayali ukbanın
Abdest alırdı, geçse idi hatırından hadisi dünyanın
Vefatından sonra
rüyasında şeyhi gören dostları ona, “Allahu Teâla size nasıl muamele etti” diye
sorarlar. Seyyid, “Bana kemal ve lütuflarıyla tecelli etti. Arş-ı A’lâda bir
nurani sedire oturttu, safalı ruhları da etrafıma toplayarak; 'Yahya! Dünyada
iken etrafına dervişleri toplayıp virdini okuduğun gibi burada da oku, bunlar
da dinlesinler' dedi. Ben de virdimi okuyorum.” diye cevap verir.
Kendisini
fakir, aciz, hayran ve miskin diye tavsif eden Seyyid Yahya için kaynaklar, hürmet ve tebcil ifade
eden birçok sıfat ile doludur: Nakibler Nakibi, Neciblerin Necibi, Şeyhlerin
Şeyhi, Seyyidlerin Seçkini, Arif-i Bilah, Halvetiyye tarikatının feyz kaynağı,
Kudvetu’s-Sâni, hakikat meşrebinde İmamu’r-Rabbanî, Kutbü’l-Arifin, Safiyye
ulemasının büyüklerinden, Gavs, Silsile-i tahireden, Evliyanın kutbu gibi.
Senayî Hasan Efendi, manzum Halvetiyye Silsilenamesi’nde onu şöyle
vasfetmiştir:
Anın pîri dahi Yahya-yı Şirvanî’dir ey sultan
Siyâdet bağına güldür, odur bil maden-i irfan
Ki kutbiyyetle gavsiyyet dahi ferdiyyeti câmi’
Vücud-ı pâkini halk içre âli eylemiş Râfi
Haririzade bütün bu
vasıfları toplayarak şunları söyler: Feride-i sadefçe-i zaman, ceride-i nevâdir-i
fünûn-ı irfan, edib ve erib, hasib ve nesib, müşfik ve halim bir zat-ı
mehasin-i vesim idi. Mukteda-yı gürûh-ı evliyâ, pîşuvâ-yı zümre-i etkıyâ,
evvel-i mübâriz-i meydan-ı mücahede ve evvel-i sadr-nişin-i müşâhede ve evvel-i
âlem-i kârhâ-yı hidâyet, kâmil-i bârgâh-ı inâyet, el-kutbu’r-Rabbanî,
ve’l-gavsü’s-Samedanî, es-Seyyid eş-Şeyh Yahya-ı Şirvanî.
Aydınlı Dede Ömer Ruşenî, çok sevdiği şeyhini
divanında şöyle methetmiştir:
Seg-i kuyinin ayagı tozuyem, Seyyidi Haşimi
Yahya’nın
Bizi ol boşladı gılavuz olup, doğru yoluna Hak
Teâla’nın.
Tapusu merceiydi sâdâtın, kapusu mecme’i
Mevla’nın
Her kişi görer idi âsarın, çehresinden ayan
tecellânın.
Bir başka yerde şöyle demiştir:
Taciyem desem n’ola her şeyh-i şuyûhun, çünki
men,
Seyyid-i Sâdât, Seyyid-i Yahya hak-i rehiyem.
Hüseyin Vassaf bir
beytinde Seyyid Yahya’yı şöyle vasfeder:
Nice vasf eyleye bu zat-ı şerifi Vassaf
Zatı zahirde vü bâtında maani-i keşşaf
Neseb-i silsilesi Haydar-ı Kerrar’a çıkar
Irk-ı tahirle odur ibn-i Nakibu’l-Eşraf
Bu
güzel tavsifler içinde Mehmet Ali Aynî’nin şu sözleri, hepsini hülasa eder
mahiyettedir: “Seyyid Yahya, zaman sadefinin tek incisi, fen ve irfan nadirliklerinin
tutanağı, edip ve akıllı, saygın ve soylu, şefkatli ve yumuşak, güzel yüzlü ve
iç güzellikler sahibi bir zat.”
Halvetiyye
Tarikatı, Seyyid Yahya Şirvani hazretleri tarafından yeniden yapılandırılıp
yayıldığı için Halvetiyye kollarının hepsinin başında onun adı bulunur.
Onun tarikata getirdiği yeniliklerden
bazıları şunlardır:
- Yedi isme beş isim ilavesiyle on
iki esma ile seyr ü sülûkun tamamlanması. Bu usul bazı kollar tarafından
uygulanır.
- Halvetiyye dervişlerinin günlük
hayatlarında ve sufilik mesleğinde uymaları gereken adab.
- Vird-i Settar’ın tertibi.
Bununla Halvetiliğin müstakil bir tarikat hüviyetini kazandığı söylenir.
- Tarikat adabına dair esasların
yazılı hale getirilmesi.
- Kur’an ve Hadislere esaslanan
ilmi tasavvuf anlayışını yerleştirmesi.
- Halvet ve zikir usulünü
açıklanması.
- Etrafa mürşidler göndererek
tarikatı yayması,
- Yazdığı eserlerle Halvetiyye’de
tasavvufî-edebî geleneği başlatması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder